7 Şubat 2017 Salı
İsmi Kara olan hikaye
Tüm güzel şeylerin sonuymuş. Geyikler korktuklarından suya inememiş de kurumuş, koşan atlar ortalarından çatlamış da yarılmış, sudaki balıklar kendilerini kayalara vura vura öldürmüş, buna dayanamayan su yalnızlıktan kıvranarak toprağa sarılıyor, her dakika her saat kendinden vazgeçiyor, çamur olan toprak doğduğumuz eve değin yayılıyor, anılarımızı ve nice güzel günü katman katman sıvıyor, yaşanacak olanları zamandan koparıp alıyor, yaşanmışları kendi sıcak ve yumuşak bedeninde sonsuza değin eritiyormuş. Parça parça olan zaman ne yapacağını şaşıyor, parçaları birleştiremeyen içinde yaşayanları ise aklını kaybedip deliriyor, bu delirmişlikle kendi etlerini kendi parmaklarıyla didiyor, lime lime ediyormuş.
Kahramanımız işte tam da kendini yolan bu insanların çıldırdıkları bir parçada ve evrende uykuya dalarken düştüğünü hissedip sıçramak gibi tam olarak, öylesine birden ve hızlanmış kalp atışlarıyla uyanmış. Kahramanımız bir üçgen imiş ya da bir örümcek, bir balıkta bir pul imiş ya da bir sinekte bir renk, bir aynada bir santimetre kareymiş ya da sevgilinin camına atılan bir taş, ilkbaharda düşen bir yaprak imiş ya da bir yumurtaya koşan bir sperm. Kahramanımız varmış ya da yok, olmuş daha önce ya da hiç olmayacak olan, şekli bilinirmiş ya da tezahürü yok, onu ya görmüşsünüz bir kez ya da sadece bakmış. Onu ya sevmişsiniz daha çok ya da nefret etmiş. Kahramanımız olabildiğince olağan dışı ve zavallı bir yetim. Kahramanımız sizmişsiniz ya da sizi bilmeyen ben. Yalnızmış ve kendini iğdiş etmek için korkunç bir zamana uyanmış. Tüm bildiğimiz bu.
Belki de sur'a üflenmiş, bilinmez. Belki de kimi kıyamet diyor bu parçaya, kimi cehennem hangisi doğru bilinmez. Doğru ya da yanlışın bilinemediği, aslolanla olmayanın iç içe geçtiği korkunç bir sonun içi sadece. Ayakları yere basan ve basmayan her şeyin çıldırdığı bu sonda, aklı başında bir çukurda uyanmak. Kahramanımız kahramanlıklardan çok uzak. Tek derdi yeniden uyuyup başka bir parçada uyanmak. Kimseyi kurtarmak derdinde değil, kimseyi iyi etmek. Kimseye anılarını vermek istemiyor geri ya da ölen atları okşamak, kimseden bişey istemiyor ya da bu lanetli parçada bir kimse olmak. Uyumak istiyor rüya görmeksizin başka bir başlangıçta uyanmak. Sevgilisinin iç çamaşırlarını koklamak ve onu ayırıp içine girmek, büyüttüğü çiçeklere kaşıklarla su taşımak, süt dişleri dökülen çirkin çocukların saçlarını taramak, güvercin beslemek gibi normal şeyler.
Aklı başında yürüyor. Yanında kimse yokken kahkaha atmayan ve güzel görünmeyen insanlar gibi, hiçbir vahşete refleksif bir tepki vermeden, şaşırmadan, mesela ellerini başının arasına alıp çığılık atmadan, sıçramadan, ağlamadan, başını hiç oynatmaya gerek duymadan, sadece gözleri ile olan biteni ileri geri ve sağa sola takip ederek, kendine bu şekilsiz dünyada uyuyacak rahat bir yer arıyor. Bu hikaye ise asla bitmeyecek, kahramanımız asla delirmeyecek ve durmayacak, kabullenmeyecek ve ümitlenmeyecek, asla rahat bir yer bulamayacak, midesi kendini sindirene dek bu yuvarlak zamanın etrafını dolanacak ve asla ölmeyecek. Güzel şeyler olmayacak ve hikaye asla bitmeyecek. Bu zavallı, ismi Kara olan hikaye.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)