Bilgi ve iletişim olgusu insanlığın başlangıcından itibaren karşımıza çıkan, toplumlar tarihi ile paralel biçimde ilerleyen, hatta belki de bu tarihin katalizörü olan önemli bir gerçeklik olarak karşımızda apaçık bulunmakta. Enformasyon toplumlarında bilgi, şüphesiz ki yaşamın tüm alanları için vazgeçilmez bir olgudur ve oldukça değerlidir. Günümüz toplumunda yaşamda kaliteli biçimde yer edinebilmenin koşullarından biri bilgi gücüne sahip olabilme yetisidir. Bilgi enformasyon toplumunda bir güç, yeri geldiğinde bir silahtır ve tıpkı diğer maddi kaynakların dağılımı gibi toplumlara eşit biçimde dağıtılmamıştır. Bilgi için de diğer tüm maddi varsıllıklar gibi bir sahip olma ve yoksun olma durumu söz konusudur. Bilgi bireylerin kişisel yaşamlarını refah standartlarına ulaştırabilmek ve onu korumak meselesinin yanı sıra toplumun geleceğini de belirler, demokrasilerin, ülkelerin, siyasetin, rejimlerin kaderi iyi bilgilenmiş yurttaşlara bağlıdır. Teknolojinin sürekli gelişmesi ve erişimin artması ile beraber bilgi olgusunun gelecekte yaşamsal önemini arttırarak değerini katlayacağı öngörülmektedir. Bilgi teknolojileri ve iletişim artık bir “hak” olan bilginin tüm dünyada serbestçe dolanımını sağlar. Peki ezilen halklar ve toplumun dezavantajlı grupları bu dolaşımın neresindedir?
Bu noktada karşımıza aslında bir mücadele alanı olarak dijital bölünme/açık ve dijital uçurum kavramları çıkar. Bilgi teknolojilerine, internete
erişim noktasında gelişmiş olan ülkelerle gelişmemiş olan ülkeler arasındaki
farka dijital bölünme/açıklık, teknolojik gelişmelerin doğrudan kaynağı olan ve
bilgi teknolojilerini elinde tutan ülkeler ile onlara teknolojik olarak
gelişmesi mümkün olmayan az gelişmiş ülkelerle olan uçuruma ise dijital uçurum
ismi verilir. Bu bölünme ve uçurum sadece ülkeler arasında değil, aynı ülke içerisinde
yaşayan insanların arasında da kendini var eder. Tıpkı geçmişte de olduğu gibi
günümüzde kaynaklar tüm topluma eşit biçimde dağıtılmamıştır. Toplumsal
cinsiyet rolleri sebebi ile hali hazırda dezavantajlı olan kadınlar bilgiye,
internete, medyaya ulaşma noktasında yine aynı roller sebebi ile sıkıntı
yaşamaktadır.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2004’ten bu yana yaptığı
Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı Araştırması ile ortaya çıkan sonuç
kadınların bilişim teknolojilerine ulaşmak ve kullanmak noktasında da erkeklere
nazaran oldukça dezavantajlı olduğunu göstermiştir. 2015 yılında gerçekleştirilen araştırma
sonuçlarına göre, Türkiye genelinde hanelerin % 54.8’i bilgisayar kullanımına,
% 55.9’u internet kullanımına sahiptir. Bilgisayar kullanım oranları kadınlarda % 45.6 iken, erkeklerde %64.0’dır. İnternet kullanım
oranları kadınlarda % 46.1 iken, erkeklerde % 65.8’dir.
2013’te alınan son verilere göre kentlerde bilgisayar
kullanımı toplam kullanım oranı % 59.0 iken, kırda kullanım oranı %29.5 olarak
görülmektedir. İnternet kullanımı kentte toplamda % 58.0 iken, kırda 28.6’dır.
Kırda bilgisayar kullanımı 2013 yılı içerisinde erkeklerde % 40.1 iken bu oran kadınlarda
% 19.3 olarak görülmektedir. Kırda internet kullanım oranları erkeklerde % 39.2 iken, kadınlarda % 18.4 olarak görülmektedir.
Veriler sonucunda kadınların bilgisayar ve internet kullanımında erkeklere göre
çok daha dezavantajlı olduğu görülmektedir. Bu dezavantaj özellikle kırsal
kesimde yaşayan kadınlar açısından çok daha belirgindir.
Araştırmadaki kullanım amaçları sonuçlarına bakıldığında
erkekler ağırlıklı olarak siyaseti takip etmek, siyasi feedback yapmak, seyahat
sitelerini gezmek, internet bankacılığı gibi kullanım gerekçeleri
belirtmişlerdir. Kadınların erkeklere nazaran oransal olarak daha çok oldukları
başlıklar ise sağlıkla ilgili bilgi almak, eğitim, kurs ve staj hakkında bilgi
almak gibi başlıklardır. Bu sonuçlara baktığımızda kadınların toplumsal
cinsiyet rollerini internet kullanımında da devam ettirdiklerini tahmin etmek
çok zor değil. Kadınların bu teknolojilerin kullanımı konusunda erkekleri
oransal olarak aştığı tek düzlem ise eğitim seviyesidir. Kadınlarda internet
kullanımı eğitim seviyesi arttıkça artmış, doktora ve üstü eğitim seviyesine
yapılan araştırmada kadınların erkeklere nazaran daha yaygın kullanıma sahip
olduğu tespit edilmiştir.
Peki erkeklere nazaran bilgi teknolojilerine erişim ve
kullanım noktasında eşitsizlik, açıklık yaşayan kadınlar için bunun zararı
nedir? Ülkemizde herhangi bir devlet kurumunun bu sorunun tespiti ve çözümüne
dair bir girişimi bulunmadığı için kendi sorumuzu yine kendimiz yanıtlayalım: Yeni
medyanın ve bilgi teknolojilerinin erişimine olan olanakların kısıtlılığı, bu
yoksulluğu yaşayanların demokratik katılım noktasında eksik kalmasıyla beraber kültürel
ve ekonomik açıdan da zorlanmasına sebep olacaktır. Bu dezavantajları
çeşitlendirmek mümkündür. Tüm dünyanın ağlar üzerinden döndüğü
günümüzde bu ağlara erişimden yoksun olmak yaşamın gerisinde kalmak anlamına
gelmekle birlikte, geride kalınan yaşamın devam etmesini de maddi temelde
zorlaştırmaktadır.
Durum bu iken, bilgi toplumunda bilgiye erişmek kadınlar için çok daha zor iken, kadınlar bunun ceremesini her geçen gün sonucu artarak çekiyor iken, medya ve bilgi teknolojileri bir mücadele alanına dönüşmüşken bu eşitsizliği kapamak için ne yapacağız? İşte biz feministlerin yanıtlaması gereken bir soru ve sorun daha.
*Yeryüzü Dergi'de yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder