![]() |
Yazı için çizdiğim mini illüş. |
Geçenlerde kalorisi yüksek sayılabilecek çikolatalı tatlımı
kaşıklarken genç yaşımın büyük bir bölümünde hep zayıflamaya çalıştığımı,
çevremdeki neredeyse tüm kadınların da yaş fark etmeksizin benimle aynı durumu
yaşadığını düşündüm. Zayıflamaya çalışan erkekler de yok değildi fakat bu durum
kadınlarda kendini daha fazla gösteriyor ve bir özgüven problemi haline
geliyordu. Yani kilosu olan da, normal sayılabilecek kiloda kadınlar da
zayıflamak istiyor, hatta zayıf olarak adlandırabileceğim kadınlar da bu
zayıflıkla yetinmiyor, hep bir yerlerinden “fazlaları” olduğunu düşünüyor ve
bundan yakınıyor.
Bundan birkaç yüzyıl önce “güzel” olanın dolgun olmak kabul
edildiği dünyamızda ne oldu da şimdi hepimiz 34 beden olma telaşesi içerisine
girdik? Rönesans tablolarında estetik bulunan ve milyon dolarlarla satın alınan
tablolardaki kadınlar 2016 dünyasında neden “şişman ve çirkin” bulunuyor? Tabi
bunu o dönem zengin olan kadınların daha şişman olmasını yadsımadan söylemek
lazım. O dönem de güzelliğin sınıfsal bir temeli olduğunu reddetmeden.
Aslında bu durumun miladı 1900’lü yılların başında
gerçekleşen konfeksiyon bedenleri uygulaması sayılabilir. Kıyafetlerin belirli
beden aralıklarında üretilmeye başlaması ve o kıyafetlerin de belirli
bedenlerde güzel duracak formda tasarlanmaya başlaması, moda sektörünün
kıyafetleri bir statü, yaşam biçimi olarak tüm dünyada pazarlamaya başlaması bu
diyet belasının oluşumundaki önemli faktörlerden biri olarak yorumlanabilir. Vahşi
kapitalizmin yaşamın tümüne sirayet etmesi ile beraber estetik haz, dünyanın
hemen her yerinde bölgenin öznel durumları da göz önünde bulundurarak
piyasalaşan, ne olduğu belirli bir “şey” haline geldi. Estetik olarak
nitelendirebileceğimiz her şey belli formlara sıkıştırıldı ve insanlığa
satılmaya başlandı. Güzel olanın öznelliği ortadan kalkarak belli kriterlere
oturtuldu ve tüm dünya bunu böyle kabul etti. Elbette ki bu durumun temel
sebebi tüketim kültürünün tüm halklara zorla içselleştirilmesiyle sağlandı.
Moda trendleri oluştu, bu trendlerin dışına çıkanlar demode ya da rüküş
bulundu, magazin programlarında aşağılandı, kırmızı halının üretim fabrikasında
çalışan ve o kıyafetleri asla giyemeyecek olan memeleri sarkmış ve çirkin
bulunan kadınlar, televizyonda kırmızı halı geçişlerini izleyerek milyon
dolarlık kıyafetli ve 0 beden kadınları eleştirdi ve kendi bedenine, emeğine
yabancılaştı.
![]() |
8 Mart feminist gece eğlencesinden. |
Bir yandan fast food kültürü ile obezite yaygınlaşırken, bir
yandan da ideal olanın 0 beden olmak olduğu her yerde gözümüze sokuldu. Mc
Donald’s dan çıkanlar spor salonlarına koştu. Dizilerde, filmlerde başroller
hep 0 bedendi. Biraz daha tombul olan kadınlar ise ya dizideki zengin ailenin
evinde “yardımcı” olarak çalışan kadınlar ya da evin annesi, teyzesi hınısının
dıdısı olan kadınlar oluyor, yan rollerde bulunuyordu. Magazin programlarında
ise ünlülerin selülitleri zoomlanıyordu. İdeal olan kanıksanırken bir yandan da
spor yapmak ve diyet yapmak durumlarının kendisi trend haline getirildi.
AVM’lere spor salonları açılmaya başlandı. Spor salonu zincirleri ve markaları
oluştu, spor yapmak da pazarlandı. Gittiğin spor salonunun ismi bile bir statü
haline geldi. Yüzlerce diyet çeşidi, diyet hapı, diyet kitabı çıktı ve hepsi
herkes tarafından satın alınmaya başlandı. Manken hastalıkları çıktı,
17’sindeki genç kadınlar zayıf olmak, manken olmak uğruna yediklerini zorla
kusmaya ya da pamuk yemeye başladı. Ciddi fiziksel ve psikolojik
rahatsızlıklara kapılan yüzlerce mutsuz ve sağlıksız kadın yaşamlarını kendi
bedenleri ile savaşarak geçirdi.
Meseleye dair bir diyetisyen arkadaşımla konuştum, yani
uzmanların görüşüne göre diyet yapmak ve sağlıklı olmak arasındaki ilişkiyi
öğrenebilmek için. Forumlarda dolaşan “boyundan 10 çıkar ideal kilon o”, “34
beden ol ideal kilon o” saçmalıklarını ve “sadece muzla beslen 1 ayda 10 kilo
ver” diyet rivayetlerini sordum. Aslında sağlıklı idel kilonun Beden Kitle
Endeksi diye bir hesaplama biçimi ile öğrenildiğini öğrendim. Sağlık
bakanlığına bağlı sbn.gov.tr adresinden siz de beden kitle endeksinizi
öğrenebilir, kilonuzun sağlık açısından tehlike arz edip etmediğini
öğrenebilirsiniz. Ayrıca yine aynı diyetisyen arkadaşımın dediğine göre beden
kitle endeksine göre zayıf olmak da kilolu olmak kadar sağlıksız bulunan bir
durummuş. Bir de erkeklerin ona diyet için gelme oranını sordum, gelen erkek
sayısının elbette ki kadınların yarısı bile etmediğinden bahsetti, fakat aynı
standart beden, ideal kaslı beden formunun erkekler için de geçerli olduğunu,
fakat erkeklerin bunu kadınların kendilerine dert ettikleri kadar keskin dert
etmediklerinden bahsetti.
Velhasıl kelam, zayıflama ve diyet belası bizi mutsuz
ettiği sürece bela olarak kalmaya devam edecek. Sağlıklı bir beden için
sağlıklı beslenmek ve spor yapmak bizim, sağlıksız diyet listeleri, kitapları, ilaçları
ve çilesi kapitalizmin olsun. Göbeğimiz olsun, atalım göbekleri! o/
*Yeryüzü Dergi'de yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder